8 Ocak 2008 Salı

Duygu Seli



İnsanlar dönem dönem çocukluk fotoğraflarına dönüş yaşıyorlar. Yani çok kapsamlı bi araştırma yapmadım ama kendimden ve ondan bundan biliyorum bunu. Woody Allen'ın bir filminde (yeni blogumda kültüre sanata boğacam sizi) yaşlı bir profesör, insanlar aşık olduklarında geçmişe dönmek ve orayı mükemmelleştirmek, anıları sıfırdan tekrar yaşamak, hoş bir çocukluk imgesi yaratmak isterler diyordu. Ya da buna benzer bir şeyler. Yani her durumda böyle midir bilmiyorum ama zırt pırt arşivlerden çocukluk fotoğrafı çıkarmıyoruz, böyle dönemler oluyor, buna ihtiyaç duyduğumuz. Biraz daha düşüneyim ben bu konuyla ilgili, bikaç parlak tespit daha çıkarabilirim.

İşte ben de neden ihtiyaç duydum bilemiyorum ama iki üç çocukluk fotoğrafıma baktım. Kardeşimle filan. Yukardaki mesela, hatırlıyorum, bazen evde manyak gibi canım sıkılırdı. Öyle oyuncaklık yaşı filan da geçmişim, e kardeşim ne güne duruyor. Onun kafasına makarna süzgeci geçirirdim, böyle deli gibi dolanırdık evde. Yazık garibim çok idrak da edemezdi, ama eğlenceli olurdu. Ya da ben mükemmelleştiriyorum o dönemleri, bilemiyorum. Ama Melo, Seni Seviyoruum! :)

1 yorum:

Başar Atıcı dedi ki...

O An...

Fotoğrafta kaloriferin yanına tünemiş, karnı tok sırtı pek ve dünyayı umursamayan bir çocuk; kaloriferin az üstündeki pencerenin hemen ardındaysa mutluluk nedir bilmemiş, makarna nedir duymamış insanlar var. O çocuğun adı Fatih. Dışardaki insanlarınsa birer adı yok.... :(

Ama Fatih o insanları daha da aşağılarcasına makarna süzeğini kafasına geçirmiş, yaşıyor, umursamazca. Ve bu an objektiflerimize en iç paralayıcı haliyle yansıyor.